Kalça displazisi ne demektir?
Normal kalça ekleminde uyluk kemiğinin (femur) başı, leğen kemiğindeki yuva (asetabulum) tarafından tam örtülür. Yuva (asetabulum) sığ ise, yetersiz, eksik örtülme söz konusudur. Uyluk kemiğinin başı yuva tarafından tam örtülmez ise, kalça eklemine binen yük dengesi değişir ve yük dağılımı dar bir alana yoğunlaşırsa, o bölgede kireçlenmeye (artroz) yol açar.
Doğuştan kalça çıkığı ve kalça displazisi gibi sorunlar, doğum sonrası ya da erken çocukluk çağında tespit edildiğinde tedavisi yapılabilir. Ancak, bazen yapılan tedavi yeterli olmayabilir, ya da hastalar kalçalarında bir problem olduğunun farkına varmadan 20, 30, ya da 40’lı yaşlara dek gelebilirler. Bu gibi durumlarda uygun gelişmeyen kalça ekleminde kireçlenme olmaya ve hastada zamanla giderek artan uyluk ağrısı, topallama veya eklemden takılma sesi gelme gibi şikayetler olmaya başlar.
Kalça displazisi tanısı nasıl konur?
Kalça displazisinin tanısı dikkatli bir muayene ile başlar. Doktorunuz, şikayetlerinizin başka bir bölge (örneğin bel fıtığı) kaynaklı olmadığını doğruladıktan sonra görüntüleme yöntemlerinden yararlanır. Basit röntgen incelemeleri ile tanı konması mümkündür, ancak daha sonraki tedavinizi planlamak açısından bilgisayarlı tomografi (BT) ya da manyetik rezonans görüntüleme MRI gerekebilir. İleri düzeyde bir aşınma yok ise, kalça ekleminin ömrünü uzatıp protez yapılmasını ertelemek ve hastanın şikayetlerini giderebilmek için kalça eklemini koruyucu cerrahiler uygulanabilir.

Kalça displazili hastalar ne zaman hekime başvurur?
Belirgin kalça çıkığının tanısı, yenidoğan döneminde muayene ya da ultrasonografi yapılmamışsa, çocuk yürümeye başlayınca konabilir (Bakınız Kalça Ultrasonografisi Bölümü). Aksama ve bacakta kısalık barizdir. Oysa kalça eklemi yerinde ancak gelişmesi yeterli değilse (yani kalça displazisi varsa), dışarıdan fark edilebilecek bir aksama, kısalık ve ağrı olmadığı için tanı gecikir. Bu hastalar 20-30’lu yaşlarda başlayan ağrı ve topallama ile başvurur. Ağrının başlamış olması, gelişmesi yeterli olmayan kalça ekleminde, tek bir noktaya aşırı yük binmesine bağlı olarak kıkırdak aşınmasının ortaya çıktığının göstergesidir. Erken dönemde başlayan kalça şikayetleri ciddiye alınmaz ise, aşınma ilerler ve eklemin tamamını ilgilendiren yaygın artroz (kireçlenme) ile sonuçlanır.Displazisi olan hastalar ne zaman tedavi edilmelidir?
Kalçasında ağrı ile başvuran ve displazi saptanan hastalarda, erken cerrahi tedavi önemlidir. Kalça eklemindeki aşınma miktarı ne kadar az ise, kalça koruyucu cerrahilerin başarısı o kadar yüksektir. Aşınma ilerleyip yaygın hale geldikten sonra kalça koruyucu cerrahiler yararsızdır ve kalça protezi uygulanması gerekir. Kalça protezi sonuçları çok başarılı olan bir ameliyattır, ancak genç ve aktif hastalarda koşma ve ağır iş yapma gibi aktivitelere izin vermez. Bu nedenle aktif yaşam tarzını sürdürmek isteyen hastalar için kalça koruyucu cerrahiler tercih edilir.Kalça eklemi koruyucu ameliyatlar nasıl yapılır?
Kalça eklemi; leğen kemiğinde bir yuva (asetabulum) ve bunun içinde yerleşmiş uyluk kemiği (femur) başından oluşur. Eklemi oluşturan kemiklerin üzeri kıkırdak ile kaplıdır. Eklemin kenarlarını çevreleyen labrum adı verilen conta şeklinde bir yapı vardır. Kalça displazisinde bütün bu yapılar değişik derecelerde etkilenmiştir. Ameliyat sırasında bu yapıların hepsine girişim yapılabilir. Asetabulumun ve femur başının açısı ve yönelimi kemik ameliyatları ile düzeltilebilir. Labrum yırtıkları ve kıkırdak hasarları onarılabilir. Bu konuda uzman ortopedistiniz, yapılan muayene ve görüntüleme sonuçlarına göre bu ameliyatlardan biri veya birkaçına karar verecektir. Yuvayı yeni baştan oluşturmak için yapılan kemik çatı ameliyatlarının genel adı periasetabuler osteotomiler olup, bunlar arasında Ganz osteotomisi en popüler olanıdır. Kemikler uygun yerlerinden kesilir, yönelimi ve açıları değiştirilir ve bu şekilde kaynama sağlanana kadar korumak için vida veya plaklar ile tespit edilir.